Haber

DEU, Selçuk ve çevresindeki depremlerin izini sürecek

Deprem araştırmalarında Türkiye’nin önde gelen bilim kurumlarından biri olan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), yeni araştırmalarıyla İzmir ve bölgenin deprem tarihine ışık tutmayı, keşfedilmemiş yeni fayları tespit ederek bilime referans olabilecek çıktılar elde etmeyi planlıyor. ve güvenli yapıların inşası. DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. bölgedeki diğer önemli faylar ve antik kentler. Dr. Hasan Sözbilir, “Rektörlüğümüzün desteklediği projemiz hem jeolojiyi, hem jeofiziği hem de arkeolojiyi kapsıyor; Multidisipliner bir çalışma olacak. Araştırmamızın deprem araştırmalarına önemli çıktılar sağlamasını bekliyoruz” dedi.

Akademik çalışmalarının yanı sıra kamu yararına yönelik faaliyet ve araştırmalarıyla da bilim dünyasına yön veren Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), deprem araştırmaları konusunda dikkat çekici bir çalışmaya daha imza atmaya hazırlanıyor. İzmir’de antik çağlardan günümüze kadar meydana gelen depremleri daha iyi anlamak ve depreme karşı önlem almak amacıyla DEÜ uzmanları inceleme ve araştırma çalışmalarına Selçuk Ayasuluk Zirvesi, Efes Fayı ve bölgedeki farklı noktalarda başladı. Çalışmanın sonunda bölgede antik çağlardan beri meydana gelen depremler arkeojeolojik olarak tespit edildi. bölgenin sismik geçmişi, yeni fayların tespiti ve bölgedeki tarihi yapıların geçmiş depremlerden nasıl etkilendiği hakkında bilgi toplayacak. Böylece DEU, bilime referans olabilecek, güvenli yapıların inşasına yönelik değerli çıktılar elde edecek.

 

“YIKIMLAR ÖNEMLİ VERİLER SAĞLAYACAK”

Bu kapsamda DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr., somut veriler üretmek amacıyla araştırmalarına başladı. Dr. Hasan Sözbilir ve DEÜ Arkeoloji ve Arkeometri Araştırma Merkezi (DEUARKEUM) Müdürü Doç. Dr. Barış Gür, ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği “Selçuk Ayasuluk Tepesi ve St. Petersburg” sergisini gerçekleştirdi. “Jean Anıtı Kazısı” ile tarihi metinlerde adı geçen büyük depremlerin izlerini ortaya çıkarmak için kolları sıvadılar. Proje hakkında konuşan DEÜ DAUM Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, çalışma sonunda elde edilecek çıktıların İzmir’in deprem tarihini ortaya koymanın yanı sıra hangi fayların büyük yıkıma yol açtığını da ortaya çıkaracağını kaydetti. Sözbilir, “Bu bağlamda; İzmir çevresinde antik çağlardan günümüze kadar gelen depremler ile antik kentler arasındaki ilişkiyi ortaya koymak, büyük yıkıma hangi fayların sebep olduğunu tespit etmek istiyoruz. Bu yıkımlar bize birçok sonuç sağlayacak” dedi.

 

MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMA

Selçuk ilçesindeki Ayasuluk Zirvesi ve Efes fayı ile ilgili proje çalışmalarına başladıklarını, Kuşadası fayı, Yavansu fayı ve diğer önemli faylar ile bölgedeki antik kentler incelenerek bölgenin deprem potansiyelinin araştırılacağını ifade eden Dr. Sözbilir, “Bu çalışmayı Selçuk’ta başlatmak istedik. Bölgedeki Efes fayı ile ilgili çalışmalar yaptık. Fayın geçmiş dönemlerde ürettiği depremleri ortaya çıkarmaya ve bu depremlerden hangisinin Efes’i yok ettiğini bulmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda Türkiye ölçeğinde baktığımızda özellikle Kahramanmaraş depremlerinden sonra bölgedeki antik yerleşimlerle jeolojik yapı arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu biliyoruz. İzmir ve çevresindeki antik kentlerde yaşanan eski depremlerin izlerini, faylar üzerindeki kayıtlarını bulmaya çalışıyoruz. Bu çalışma hem jeolojiyi, hem jeofiziği hem de arkeolojiyi kapsayan multidisipliner bir çalışma olacaktır. “Projeye verdikleri destekten dolayı DEÜ Rektörlüğüne de teşekkür ederiz.”

 

“YER KABUĞU OLUŞUMUNU DEVAM EDİYOR”

Türkiye’nin genç bir yapıya sahip olduğunu belirten DEÜ DAUM Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bölgedeki alüvyon ovalarının halen gelişme aşamasında olduğunu belirtti. Sözbilir, “Genç arazi yapısındaki alüvyonlu yerler henüz oluşumunu tamamlamadı. Tektonik hareketlilik, oluşmaya devam eden yer kabuğunda da daha fazladır. Ülkemizin mevcut yapısı dikkate alındığında şehrimizin tarih boyunca çeşitli şiddetlerde birçok deprem atlattığını söylemek mümkündür. Selçuk Ayasuluk Zirvesi ve St. Jean Anıtı Kazıları bu depremlerin tarihçesi, yıkıcılığı ve tekrarlanma dönemleri hakkında bize değerli bilgiler verebilir. Bu nedenle araştırmalarımıza buradan başladık” dedi.

 

ESKİ ÇALIŞMALAR TANIMLANDI

DEÜ Arkeoloji ve Arkeometri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Prof. Dr., Batı Anadolu topraklarının antik çağda birçok önemli depremden etkilendiğinin yazılı kaynaklardan öğrenildiğini kaydetti. Barış Gür, “Batı Anadolu topraklarının antik çağlar boyunca pek çok önemli depremden etkilendiği yazılı kaynaklardan öğrenilmektedir. “Antik Çağ yazarları ve çeşitli yazıtlar, Antik Çağ’da Batı Anadolu’da meydana gelen depremler hakkında doğrudan ve dolaylı bilgiler vermekte olup, Ayasuluk ve çevresinde de hasarların olduğu görülmektedir.”

Gür, açıklamalarına devam ederek şunları söyledi:

“Mesela Roma İmparatoru Tiberius döneminde MS 17 yılında Batı Anadolu büyük bir depremle sarsıldı. MS 178 yılında İzmir’deki Agora’nın yıkıldığı bilinirken, MS 262 yılında Batı Anadolu’daki Efes’i de etkileyen bir başka büyük deprem meydana gelmiş, Artemis Tapınağı hasar görmüş ve daha sonra bazı yapılar yeniden inşa edilmiştir. MS 6. yüzyılda meydana gelen depremler St. Petersburg’un Ayasuluk Tepesi’ni vurdu. St. Jean Bazilikası yıkılırken yerine büyük bir kilise inşa edildi. 1360 civarında St. Jean Kilisesi başka bir depremle yıkıldı. Bu bakımdan antik çağda yazılı kaynaklarla tarihsel olarak bilinen İzmir ve çevresindeki depremlerin antik kentler üzerinden incelenmesi ve arkeojeolojik olarak tanımlanması büyük önem taşımaktadır; Filolojik belgelerde aktarılan bilgilerin değerlendirilmesine olanak sağlayacaktır. “Aynı zamanda antik kentler üzerinde yapılacak olan bu çalışmanın, İzmir ve çevresinin deprem tarihinin daha iyi anlaşılması ve anlaşılması açısından değerli bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu