AMAÇ: Kürt sorunu çözülmedikçe Türkiye’nin demokratikleşmesi imkânsız hale gelmiştir.
ANKARA– HEDEP’in yeni Parti Sözcüsü Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Parti Sözcüsü olarak ilk basın toplantısını gerçekleştiren Doğan, “Bütün siyasi sözcüler ilk açıklamalarında ulaşılabilir, açık, doğrudan ve samimi olmaya söz verirler. Ben de bu sözü veriyorum. “Partimizin yeni dönem politikalarının açık ve şeffaf bir şekilde erişilebilir hale getirilmesi için çaba göstereceğiz” dedi.
‘HDP’NİN KAPATILMASI DAVASI, BUGÜN YAŞADIĞIMIZ YETKİLENDİRMENİN TABANINI OLUŞTURDU.’
HDP’li siyasetçilerin tutuklandığı 4 Kasım 2016’nın yıl dönümü olduğunu hatırlatan Doğan, 4 Kasım’daki tutuklamalarla önce halkın iradesinin gasp edildiğini, ardından dava açıldığını söyledi. HDP’nin kapatılmasına ‘Parçalanmış Kobani Davası’nın gerekçe gösterildiğini ve bu kapatma çabasının halen devam ettiğini kaydeden Doğan, 2016 sonrası dönemde kayyum atamalarını, kararname çıkarmaları, kapatılan dernekleri, gazete ve televizyonları hatırlattı. Doğan, şöyle konuştu: “4 Kasım siyasi darbesinin ardından Kobanê komplo davası ve HDP’nin kapatılması davası bugün yaşadığımız otoriterleşmenin zeminini oluşturdu.”
30 YILDA 10 PARTİ, 42 BAŞBAKAN, 12 CUMHURBAŞKANI
Partisinin demokratik siyasette ısrar ettiğini vurgulayan Doğan, 30 yılda 10 parti kurulduğunu, 42 başbakan ve 12 cumhurbaşkanının değiştiğini hatırlattı. Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kadar parti neden kuruldu? Çünkü demokratik siyaset, diyalog, müzakere ve Kürt sorununun barışçıl çözümünü istiyorlar. Çünkü eşit, özgür, adil ve demokratik bir ülkede onurlu vatandaşlar olarak yaşamak istiyoruz. Bunlardan dolayı partilerimiz kapatıldı, halkın iradesiyle seçilen temsilcilerimiz hapse atıldı, sürgüne gönderildi. Hala dışarıda, sürgünde bir HDP var, cezaevinde bir HDP var ve bugün de tarlalarda, meydanlarda, mecliste bir HEDEP var. Yarım asra yakın bu ülkede Kürtler ve demokrasi güçleri bu parlamentoya girememek, büyüyememek, seslerini yükseltememek için umudumuzu, güvenimizi ve dayanışma duygumuzu çalmaya çalıştılar. Ancak çoğumuzun hayatına da kastedildi. “Demokratik siyasetin önüne büyük emeklerle, büyük bedeller ödeyerek konulan bu engeller birer birer aşılarak tarih yazıldı.”
‘DEMOKRATİK SİYASET KORKUSU TÜRKİYE’NİN 100. YILINI ANLATTI’
Halkın Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin politikasının özetinin pes etmemek ve inat etmek olduğunu belirten Doğan, şöyle konuştu: “Türkiye’nin yüzyılına damgasını vuran en önemli olaylardan birinin demokratik siyasetin dehşeti olduğunu büyük bir acıyla biliyoruz. Yani bu dehşet bir kurum olarak 100 yıldır öteki olarak gördüğü herkesi siyasetin dışında tutmak için var gücüyle çalışıyor. Kaygı sadece konuşmamızı engellemekle kalmıyor, aynı zamanda birlik ve beraberlik duygumuzu da uzaklaştırmaya çalışıyor. “Maalesef bu durumun en net görüldüğü alan Kürt korkusudur” dedi.
‘KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDİĞİ TAKDİRDE TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİ İMKANSIZ HALE GELMİŞTİR’
Devletin “kendi normalliğini hissetmek adına” her kriz anında bu kaygıyı devreye soktuğunu belirten Doğan, “Artık Kürt meselesinin Türkiye’de demokrasinin turnusol testi olduğunu ve en az 30’uncu ülke olduğunu bir kez daha hatırlatmamız gerekiyor. Yıllar bunu bize çok açık bir şekilde gösterdi: Kürt sorunu çözülmediği sürece Türkiye’nin demokratikleşmesi imkânsız hale gelmiştir. Yani Kürt sorunu esas itibarıyla Türkiye’nin demokratikleşmeme sorunudur.”
‘ŞÜPHELİ KİŞİLER ERBİL OFİSİMİZİN ÖNÜNDE NE ARIYOR?’
Doğan, açıklamasında ayrıca Erbil’deki HEDEP Ofisi çevresinde şüpheli kişilerin dolaştığını belirterek, “Bu bir keşifse nedir? “Bu insanların parti binamızın önünde ne işi var?” diye sordu. Erbil polisinin güvenlik önlemi aldığını belirten Doğan, “Bildiğiniz gibi daha önce de bu tür olaylar yaşandı. Geçtiğimiz günlerde 18 Eylül’de KNK ofisine saldırı düzenlenmiş ve bu saldırıda Deniz Cevdet Bülbül hayatını kaybetmişti. Hewler’de partimize yönelik olası bir saldırının önüne geçebilmek adına, özelliklerini gizlemeye çalışan bu kişilerin kim olduklarının kamuoyuna açıklanması ve olası saldırıların önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. “Bu önlemler Kürdistan Bölgesel Yönetimi hükümetinin yetkilileri tarafından alınabilir” dedi. Doğan, Kürdistan Bölgesel Yönetimi hükümetini ve yetkililerini bu konuda dikkatli, duyarlı ve temkinli davranmaya davet etti.
‘Dezenformasyon Yasası Bir Sansür Yasasıdır, SESİNİ ÇIKARMAZSANIZ DAHA FAZLA GAZETECİ TUTUKLANACAK’
Doğan, açıklamasında gazetecilere yönelik artan baskılara da değinerek, “Türkiye’de basın özgürlüğü yıllarından bahsetmek neredeyse imkansız. Ama son zamanlarda daha çok şu şekilde ifade ediliyor; ‘Basın özgürlüğünde böyle bir dönem görmedik’ “Böyle bir ortam oluştuğunda düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller de beraberinde geliyor” dedi. Son 24 saatte 4 gazetecinin gözaltına alındığını, 2 gazetecinin tutuklandığını, 6 gazeteci hakkında ceza istendiğini, 1 gazeteci hakkında da soruşturma açıldığını hatırlatan Doğan, şöyle konuştu: Dezenformasyon yasasının adı aslında sansür yasasıdır. Bugün gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklanması söylediklerimizin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu sesi hep birlikte yükseltip yükseltmediğimiz sürece daha çok gazeteci gözaltına alınacak, tutuklanacak. “Çünkü bu gerçeklerin kamuoyuna ulaşmasını engellemek istiyorlar” dedi. (DUVAR)